...:: bu sitede yer alan yazılar bilgilendirme amaçlıdır, doktor tavsiyesi yerine geçmez ::...
Maskeli alerji terimi klasik tıpta kullanılmayan bir tabirdir. İnek sütü ve buğday alerjisine işaret etmektedir.
Anne sütünden sonra insanın temasta bulunduğu ilk potansiyel antijen olma ihtimali taşıyan proteinlerdir. Bu yüzden de çocuğun immun sistemini çok erken zorlayan maddeler olarak görülmelidirler. Bu iki antijen sürekli tüketildiğinden artık immun sistemi bunları antijen olarak algılayamaz. Tipik alerjik immunolojik reaksiyonlar kendini çok nadir gösterir. Bunun esas nedeni immun sisteminin artık tükenmiş olup, sürekli antijenle karşı karşıya kaldığı için reaksiyon gösterememesidir. Kronik alerji, atopik egzema, astım gibi hastalıklarda etkindir ve alerjen miktarına bağlı bir alerjik reaksiyon olmadığı için gizli kalır. Teşhis konulup alerjen perhizine başlandığında immun sistem rahatlar.
Biorezonans ile Alerji Terapisi
Sağlıklı insanlar için hiçbir olumsuz etki yaratmayan bazı maddeler alerjik yapıya sahip insanların tepki vermesine neden olmaktadır. Alerjik vücut allerjeni "yabancı madde" olarak algılar. Bağışıklık sistemi onunla savaşmaya başlar. Bu nedenle vücudunda alerjik reaksiyonlar meydana gelir. Alerjik hastalıklar kendini bu şekilde gösterir.
Biorezonans terapisine önce alerji testleri yapılarak başlanır. Hastanın kaç maddeye alerjisi olduğu saptanır. Ana allerjenlere öncelik verilerek kişiye özel bir terapi planı uygulanır. Terapi yaklaşık 1 saat süren seanslar halinde, haftada bir kez uygulanır.
Biorezonans terapisi temel olarak bu allerjen maddelerin vücuttaki patolojik frekansını sıfırlamayı ve vücuda güçlendirilmiş normal fiziksel frekanslar vermeyi hedefler. İyileşme ara testlerle takip edilir. Terapiden sonra organizma alerji yapan maddeleri, normal frekans kodunda algılamaya başlarsa terapiler başarılı olmuş demektir. Diyelim ki kişinin süte alerjisi var. Terapi süresince hastadan süt ve süt ürünlerinden uzak durması istenir. Bu perhiz süresi içinde biorezonans terapisi uygulanır. Ardından test uygulanır. Süt alerjisinin geçtiği görülürse, kişi yeniden bu ürünü tüketmeye başlayabilir. Bu aşamadan itibaren bu ürünün tüketilmesiyle alerjik reaksiyon oluşmaz. Süt, terapi öncesinde yabancı madde olarak algılandığı halde artık "süt" olarak algılanmaktadır.
Biorezonans yöntemi ile yapılan alerji terapilerinin yan etkisi yoktur. İlaçsız ve yüksek etkili bir terapidir.
Anne sütünden kesildikten sonra genel olarak çocuklara inek sütü bazında mamalar verilir. Çok küçük yaşta alınan ilk yabancı protein, inek sütü proteinidir.
Süt alerjisi özellikle erken bebeklik-çocukluk çağında, daha ziyade de inek sütü ile beslenen çocuklarda görülür. Annenin tükettiği inek sütü veya sütten yapılan ürünler anne sütüne geçtiğinden sadece anne sütü ile beslenen bebeklerde dahi inek sütü alerjisi etkili olabilmektedir.
İnek sütü alerjisi sütün protein parçalarına karşı oluşan bir alerjidir. Süt proteinleri, kazein ve whey (peynir altı veya süt altı suyu olarak bilinir) olmak üzere başlıca iki grupta değerlendirilir. Sütte 25’ den fazla protein vardır ve inek sütü alerjisinin sebebi içindeki protein parçalarına (kazein, laktalburnin, laktaglobulin) karşı gösterilen anormal tepkidir.
Süt alerjisinin belirtileri
Süt alerjisinin belirtileri süt içildikten hemen sonra ortaya çıkar ve çok değişkendir. Hedef organ sadece deri, sindirim veya solunum sistemi olabilir fakat çoğu zaman birden fazla sistem olaya katılır. Süt alerjisinin mide-bağırsak sistemi belirtileri bulantı, kusma, kramp şeklinde karın ağrıları, ishal, karında şişkinlik ve gazdır.
Deride ortaya çıkan belirtiler, ürtiker veya halk arasında kurdeşen adı verilen döküntüler ile egzamadır. Bazen yüzde ve göz kapaklarında şişme şeklinde ödem de görülebilir.
Süt alerjisine bağlı solunum sistemi belirtileri, deri ve sindirim sistemininkilere göre çok daha nadirdir ve astım krizi veya alerjik nezle şeklinde görülür. Belirtiler, çoğu zaman da tek başına değil, diğer sistem bulguları ile birliktedir.
İnek sütü alerjisinin biorezonans ile terapisi
Besin alerjisi, immun sistemin normal şartlarda zararsız olan bir besin maddesini, yanlışlıkla zararlı bir madde olarak algıladığı zaman ortaya çıkar. Vücut bu durumda savunma sistemini harekete geçirerek o besin maddesine özgü IgE (immunglobulin E) antikorlarını üretmeye başlar. Kişi bu besin maddesini yediğinde, immun sistem büyük miktarlarda kimyasal madde ve histamin salgılar. Bu da solunum sistemi, sindirim sistemi, cilt ve kalp-dolaşım sistemlerini etkileyebilecek bir dizi alerjik reaksiyonu tetikler.
Biorezonans terapisinde alerjiye neden olan besinin zararlı bir besin olmadığı bilgisi immun sisteme verilmekte, böylece vücut inek sütüne karşı savunma sistemini artık devreye sokmamaktadır. Biorezonans terapilerinin sonunda tekrar süt alınmaya başlanabilir. Vücut, süt proteinlerini artık yabancı bir besin maddesi olarak algılamayacağı için alerjik reaksiyon oluşmaz...
Biorezonans terapisi boyunca inek sütü ve inek sütü içeren tüm yiyecekleri tüketmek ve hatta inek sütü proteininin titreşim kodunu içeren tüm yiyeceklere dokunmak yasaktır.
Biorezonans terapisi sürerken (kişiye göre 1-2 ay) uzak durulması gereken inek sütü içeren yiyecek ve içecekler:
"Yasal Uyarı : Dr. Meltem KARACA resmi web sitesidir. Tüm hakları saklıdır. İzinsiz içeriklerin kopyalanması veya alıntı yapılması yasaktır.
21.06.1976 Aydın Söke’de doğdu.1999 yılında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. 2015 A.Ö.F Sağlık Kurumları İşletmeciliği okudu.
FSM Bulvarı Fethiye Mah. Bulvar İş Mrk.
No:199 K:2 D:13 Nilüfer / BURSA
Tel : 0224 242 82 22 - Gsm : 0535 823 04 22
Tüm Hakları Saklıdır.
Copyright © 2024 Dr. Meltem KARACA
Sitemap | Tasarım : interbim.com