...:: bu sitede yer alan yazılar bilgilendirme amaçlıdır, doktor tavsiyesi yerine geçmez ::...
Biorezonans terapi, zarar görmüş hücre titreşim sistemi üzerinde düzeltici müdahalede bulunur.
Max Planck “….. gerçekte madde yoktur, her sey ışından ibarettir.”
Albert Einstein “Bize madde olarak görünen şeyler aslında en küçük alandaki enerjinin yüksek yoğunluğudur.”
Amerikali kuantum fizikçisi David Bohm maddeyi yoğunlaşmış, donmuş ışık olarak kabul etmektedir. “ Herşey enerjiden şekillenmiştir ve enerji ile yaşamaktadır. Elektromanyetik dalgalar bu enerjinin taşıyıcılarıdır ve tüm yaşam fonksiyonlarına ilişkin bilgileri aktarmaktadırlar.
Bizzat enerjilendirilmiş bir sistem olan ve enerji yayan vücudumuz ışın yayan bu çevre ile çok sıkı bir iliski içindedir. Vücudumuz enerjisini sadece besin çevriminden tedarik etmemekte, bunun yanında yaşamını düzenlemek için dışarıdan, kozmik ışın alanından da enerji enformasyon absorbe etmekte ve böylece yaşam güçlerini organize etmektedir.”
Elektromanyetik kirlilik, yaşadığımız alanlarda bulunan elektrik akımı taşıyan kablolar, radyo frekans dalgaları yayan radyo ve televizyon vericileri, cep telefonu baz istasyonları, yüksek gerilim hatları, trafolar, mikrodalga yayan ev aletleri vb.nin yarattığı, insanın ve diğer canlıların üzerinde bozucu etkiler yaratan “elektromanyetik alanlar” dır. Hava kirliliği denince akla hemen genzinizi yakan bir duman, gri bir bulut tabakası geliyor. Oysa, havamızı kirleten ve görünmeyen bir kirletici daha var: elektromanyetik dalgalar. Buna “elektronik pus” anlamına gelen “electrosmog” denmektedir. Gözle görülmeyen bu elektromanyetik kirlilik, kimi zaman cep telefonunuzun çalmasıyla televizyonda karlanma yaparak, kimi zaman ise yüksek gerilim hatları yakınında uçan helikopterleri bile düşürerek kendini gösteriyor.
Elektromanyetik alan kirliliği yaratacak kaynaklar aşağıda verilmiştir:
Doğal Elektromanyetik kaynaklar;
Doğal olmayan Elektromanyetik kaynaklar;
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte günlük hayatta sıkça kullandığımız elektrikli ve pilli cihazların oluşturduğu elektromanyetik alanların insan sağlığı üzerine etkisi önem kazanmaktadır.Elektrik enerjisi ile çalışan bir çok cihaz ve sistem elektromanyetik enerji yaymaktadır.Evlerde kullandığımız traş makinası,saç kurutma makinası,mikrodalga fırınlar,elektrik süpürgeleri ,florasan lambalar,TV ve bilgisayar ekranları gibi ev aletleri ve kişisel aletler ile bunlara ek olarak enerji nakil hatları ve trafo istasyonları,elektrikli trenler,endüksiyon fırınları , radyo TV ve telsiz verici istasyonları , radar sistemleri, uydu haberleşme sistemleri,terapide çeşitli frekanslarda kullanılan tibbi cihazlar , sanayi ve endüstride RF frekansında çalışan sistemler , GSM haberleşme sisteminin temel yapı taşları olan radyo baz istasyonu ve cep telefonu anteni elektrik ve manyetik alan yaymakta olan kaynaklara örnek olarak gösterilebilmektedir.
Elektromanyetik radyasyon,enerjinin dalga yada parçacık şeklinde yayılması olarak tanımlanmaktadır. Elektromanyetik dalga, frekans ve dalga boyu cinsinden tanımlanır. Birbirine dik iki alanın birleşiminden oluşur. Biri elektriksel alan (mV), diğeri ise manyetik alan (Tesla, Gauss, amper/m). Günümüzde özellikle haberleşmede sınırsız ortamda kullanılan elektromanyetik dalgalar elektrik ve manyetik alan bileşenleri birbirine dik olacak şekilde ve boşlukta 300.000 km/s hızla yayılmaktadır. Boşlukta sözkonusu dalgaların hızı sabit olduğundan dalgaların frekansları, dalga boyları ile ters orantılı olmaktadır.
Elektromanyetik radyasyonun frekans ve dalga boyuna göre sınıflandırılması elektromanyetik spektrum olarak adlandırılmaktadır. Şekil de Elektromanyetik Spektrum ve dalgaboyu ilişkisi verilmektedir.
Elektromanyetik dalgaların ortamda bulunan madde ile etkileşmesi sırasında elektromanyetik dalgalar madde içinde bulunan atom ve moleküllerle etkileşmekte ve içinden geçtiği ortama enerji aktarmaktadır.
Radyasyon etkisi altında elektronun çekirdekten koparak serbest hale gelmesi iyonlaşma olarak tanımlanmaktadır.Madde içinde elektronları çekirdekten kopararak iyonlaştırmayan radyasyona “iyonlaştırmayan radyasyon” denir. Radyo ve TV dalgaları, mikrodalgalar, kızıl ötesi ışınlar, görülen bölgedeki ışınlar iyonlaştırıcı özellik taşımamaktadır. Elektromanyetik spektrumun bu bölgesinde yer alan elektromanyetik dalgalar enerjilerini ortama ısı şeklinde aktarmaktadırlar. Bunlara karşılık üst mor ötesi ışınlar, X ışınları,nükleer reaksiyonlar veya radyoaktif parçalanma sonucu ortaya çıkan alfa ,beta ve gamma ışınları,nötronlar,protonlar ve diğer temel parçacıklar “iyonlaştırıcı radyasyona” sebep olmaktadırlar.Molekülleri iyonlaştırarak yapıyı bozan bu radyasyon genetik yapıda da bozulmalara sebep olmakta ve biyolojik yapıya zarar vermektedir.
Elektromanyetik dalga, frekans ve dalga boyu cinsinden tanımlanır. Birbirine dik iki alanın birleşiminden oluşur. Biri elektriksel alan (mV), diğeri ise manyetik alan (Tesla, Gauss, amper/m).İyonlaştırmayan radyasyon olarak tanımlanan elektromanyetik radyasyonun ;düşük frekanslı radyasyon etkileri ile yüksek frekanslı radyasyon etkileri olarak iki ana başlık söz konusudur.
Düşük Frekanslı Radyasyon :
0-10 kHz arasındaki düşük frekanslı radyasyonun irdelenmesi:
Sıfır ile 10 kHz frekans aralığındaki statik ve düşük frekanslı elektrik ve manyetik alanlara maruz kalan insanlardaki olumsuz etkilerin önlenmesi için spektrumun bu bölgesindeki elektrik ve manyetik alanlar “doğrudan etkiler”, “dolaylı etkiler” göz önüne alınarak ayrı ayrı ele alınmaktadır.
İnsan vücudunun elektrik ve manyetik alanlarla doğrudan etkileşmesi sonucu olan etkiler “doğrudan etkiler” ; elektrik ve manyetik alan etkisinde kalmış olan metal cisimlere temas sonucu olan etkiler “dolaylı etkiler” olarak tanımlanmaktadır.
Doğrudan etkilenmede; insan vücudunda değişken elektrik veya manyetik alanın şiddetine , frekansına ve vücudun yüzey alanının büyüklüğüne bağlı olarak bir akım oluşmaktadır.Dolaylı etkilenmede ; elektrik veya manyetik alan etkisinde kalmış olan metal cisimlere dokunma sonucu “temas akımı” oluşmaktadır.
Yüksek Frekanslı Radyasyon:
10 kHz – 300 GHz arasındaki yüksek frekanslı radyasyonun irdelenmesi:
Elektromanyetik spektrumda 10kHz – 300 GHz frekans aralığında çalışan sistemlere örnek olarak radyo, televizyon ve telsiz sistemleri, radar sistemleri, uydu haberleşme sistemleri, mikrodalga fırınlar, tıpta ve sanayide RF frekansında çalışan sistemler ve GSM haberleşme sistemleri verilmektedir. Sözkonusu sistemlerin yarattığı elektromanyetik radyasyonun canlı doku ile etkileşiminin ölçüsü olarak “özgül soğurma hızı (SAR)” tanımlanmaktadır. Temel limit olarak “ortalama insan vücudunda vücut sıcaklığını bir derece artıracak elektromanyetik enerjinin soğurulmasının zararlı olduğu” tanımından gidilerek 4W/kg değeri kabul edilmiştir.Bu kabule göre kilogram başına dokuların soğurabileceği en yüksek güç değeri 4Watt ‘dır.
ELEKTROMANYETİK KİRLİLİK'İN ZARARLARI
Bizler aslında renkleri değil, sadece çeşitli objelerden gözlerimize yansıtılan, sonrada gözün arkasında elektriksel titrşimlere dönüştürülen ışık dalgalarını görürüz. Beynimiz ve sinir sistemimiz sadece biyoelektrik impulslar ve biyokimyasal etkileşimler ile çalışır. Bu vücut sistemine dışarıdan elektrik impulsları ve manyetik impulslar verildiğinde sistem tepki verir ve vücutta sinir, kan ve kas reaksiyonlarından kasılmalara, ağrılara, hastalıklara vs. kadar çeşitli reaksiyonlar ortaya çıkar. Özellikle geceleri, vücut gevşediği sırada hücreler titreşim bilgilerini çok daha güçlü algılarlar. Vücudun beyinde bulunan biyokimyasal kontrol güçlerinin elektromanyetik titreşimler ile kumanda edildikleri ve elektromanyetik alanların – özellikle de gece geçirilen rejenerasyon safhasında- hatalı komutlara ve böylece vücutta alerjilere veya kansere kadar varan hastalıklara yol açabilecek hatalı fonksiyonlara yol açabilecekleri bilinmektedir. Hücreler elektromanyetik alanlara maruz kaldıkları takdirde, hücrenin biyoenerjetik sağ spini bir sol spine dönüşür.
Bu olduğu takdirde pH değeri (asit-baz değeri) düşer ve vücut yeterli ölçüde alyuvar ve akyuvar üretemez. Bu durumda bağışıklık sistemimiz zarar görür ve negatif zincirleme reaksiyonlar başlayabilir. Tüm bütüncül kanser terapilerinde daima öncelikle asit faktörleri dengelenir.
Uyku alanındaki elektromanyetik alan yükü günümüzde, odadaki veya yan odadaki (komşu?) modern donanımlar ve her yerde mevcut olan telsiz frekansları nedeniyle kendi vücudumuzdaki sinir hücrelerinin elektrik akımlarından çok daha yüksek olabilir. ABD’de ve İsveç’de yayınlanan araştırmalarda, örneğin lösemi riskinin, manyetik akım yoğunluğu 80 nT (nT=nano Tesla) değerinin üzerine çıktığı takdirde üç kat artacağına kesin gözü ile bakılmaktadır. Bağışıklık sisteminin zayıflaması, alerjiler, uyku sorunları, huzursuzluk, ağrılar, depresyonlar, sırt problemleri, vejetatif distoni, tinnitus, kanser, organ hastalıkları gibi rahatsızlıkların oluşumunda genellikle uyku yeri ve bilgisayar, cep telefonu vs. çevresindeki elektromanyetik alanlar büyük bir rol oynamaktadır. En küçük impulslar bile etkilidir- tek tek veya birlikte. Atmosferden, zeminden, teknik donanımlardan vs. kaynaklanan çevresel uyarılar , atomlar ve hücreler üzerinde ve sonuç olarak vücudun tamamı üzerinde etkili olmakta ve özelliklede sinirleri, hücre ve gen özlerini, metabolizmayı, bağışıklık sistemini, kan yapısını ve kan dolaşımını etkilemektedirler.
Elektromanyetik Alanların iki tür biyolojik etkisi vardır. Birincisi kısa zamanda hissedilen etkiler diyebileceğimiz baş ağrıları, göz yanmaları, yorgunluk, halsizlik ve baş dönmeleri gibi şikayetlerdir. Ayrıca gece uykusuzlukları, gündüz uykulu olma hali gibi neticeler de literatürde yer almakatadır. Diğer bir etki ise moleküller ve kimyasal bağlara, hücre yapısına, vücut koruma sistemine yaptığı ve uzun sürede ortaya çıkabilen etkilerdir.
Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda; Elektromanyetik alanların, frekansına, şiddetine, vücut ölçülerine, vücudun elektriksel özelliklerine, mesafesine ve en önemlisi etki süresine bağlı olarak kanser riskini artırıcı etkileri görülmüştür. Buna göre en çok, yüksek gerilim hatlarında veya yüksek gerilim tesislerinde, radyo ve TV vericilerinde çalışanlar tehlikeye maruz kalmaktadırlar.
Elektromanyetik kirlenmenin canlılar üzerinde duyu organları ile doğrudan hissedilememesi nedeniyle uzun süreli radyasyona maruz kalmanın kümülatif etkiler oluşturması muhtemeldir. Elektromanyetik radyasyonun vücut tarafından yutulması neticesinde, vücut sıcaklığı, güce ve diğer bazı parametrelere bağlı olarak 0.5-2 °C’ye kadar artabilir. Hastalık olmadan artan bu ısı, pekçok zarara neden olmaktadır.
Elektromanyetik alan olusturan Radyo Frekanslarının (RF), gözler, sinir sistemi, üreme ile ilgili dokularda, dolaşım sisteminde ve bazı vücut organlarında ciddi etkileri vardır. Genital organlar RF alanlarına karşı çok duyarlıdır. Araştırmalar, çeşitli işlem fazında sperm olusmasının kesildiğini veya durakladığını ortaya koymuştur. Bu morfolojik değişmeler üreme çevriminde, kısırlaşma olarak kendini gösterir. RF hamile kadınların düsük oranında artmaya neden olduğu bilinmektedir. Dolaşım sistemindeki etkinin nefes almada hızlanmaya bazen de gecikmeye neden oldugu gözlenmistir. Böbrek, böbreküstü bezler, karaciger üzerine etkiler konusunda birçok çalısma yapılmıştır. RF alanlarda çalısan personelde özellikle kadınlarda, troid bezi büyümesi gözlenmistir.
Radyo Frekanslarının bilinen potansiyel biyolojik etkileri şu başlıklarda toplanabilir:
Elektromanyetik alan maruziyetinin alzhemier hastalığına neden olduğu ihtimali göz ardı edilmemelidir.
Çok düşük frekanslı elektromanyetik alanların 4 önemli yönden etkileri incelenmektedir:
Elektromanyetik alanlar, özellikle cep telefonu, mikrodalga ve bataryanın manyetik alanlarının etkileri;
İnsan organizması sağlıklı ise, tüm hücreler vücuda ait, çok hassas elektriksel titreşim impulsları ile doğal bir uyum içinde birbirleri ile iletişim kurarlar. Ancak dışarıdan gelen olumsuz titreşimlerin hücre üzerindeki etkili olmaları halinde, doğal hücre iletişimi zarar görür. Hastalık bunun neticesi olarak ortaya çıkar. Biorezonans terapi, bu zarar görmüş hücre titreşim sistemi üzerinde düzeltici müdahalede bulunur.
Türk Tabipleri Birliği, Aydın Tabip Odası Başkanlığı’nın 06.08.2011 Tarihli “Cep Telefonları ve Baz İstasyonları” Konulu Basın Açıklaması için tıklayınız.
21 Aralık 2015, Pazartesi
“HAYATIMI KÂBUSA ÇEVİREN ‘MENEİRE’ HASTALIĞIMDAN, BİOREZONANS TERAPİSİ İLE KURTULDUM”
"Yasal Uyarı : Dr. Meltem KARACA resmi web sitesidir. Tüm hakları saklıdır. İzinsiz içeriklerin kopyalanması veya alıntı yapılması yasaktır.
21.06.1976 Aydın Söke’de doğdu.1999 yılında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. 2015 A.Ö.F Sağlık Kurumları İşletmeciliği okudu.
FSM Bulvarı Fethiye Mah. Bulvar İş Mrk.
No:199 K:2 D:13 Nilüfer / BURSA
Tel : 0224 242 82 22 - Gsm : 0535 823 04 22
Tüm Hakları Saklıdır.
Copyright © 2024 Dr. Meltem KARACA
Sitemap | Tasarım : interbim.com