...:: bu sitede yer alan yazılar bilgilendirme amaçlıdır, doktor tavsiyesi yerine geçmez ::...
“HAYATIMI KÂBUSA ÇEVİREN ‘MENEİRE’ HASTALIĞIMDAN, BİOREZONANS TERAPİSİ İLE KURTULDUM”
Alerjik bir bünyeye sahip olduğum için sürekli ellerimde egzama sorunu yaşıyordum. Bir terapi neticesinde ellerimdeki egzama geçti ama dış kulağımda oluşmaya başladı. Egzama hiçbir zaman vücuttan geçmezmiş böylece öğrenmiş oldum. Egzamanın etkisi ile kulağımda kaşıntı neticesi olan dökülmelerin kulağımı tıkadığını söylediler. Kulak temizliği yapıldıktan sonra kulağım açılıyordu. Bu tekrarlar senede 2- 3 kez oluyordu. 2007 yazında Bodrum’da tatildeyken bir sabah şiddetli bir baş dönmesi ve akabinde kusma başladı. Ne olduğunu anlayamadık. O kadar şiddetli oluyordu ki sonunda eşim hastaneye götürdü ve serum takıp sadece midemle ilgili sorular sordular ve mide ilacı verip İstanbul’a dönünce muhakkak mide tetkikleri yaptırmamı istediler. Ben de İstanbul’da bu tetkikleri yaptırdım ve sonuç olarak gastrit teşhisi kondu. 2 ay sonra yine kulağımda şiddetli bir tıkanma ve uğultu ile bir sabah doktora gittim. Doktor ‘Kulağınızda bır tıkanma yok’ dedi ve başka bir ihtimal üzerinde de durmadı. Ben eve döndüm. Öğlen yemeğimi henüz bitirmiştim ama kulağıma sanki bir avuç pamuk tıkamışlar gibiydi. Sandalyeden kalkmamla şiddetli bir baş dönmesi ile yerlere savruldum ve kusmaya başladım. Kanepeye uzandım ve birlikteliğimiz tam 3,5 sene sürecek olan kusma leğenini elime aldım. Tam 4 saat kusup 6 saat sonra mide bulantısı ilacını içebildim. 3 gün sonra yine tekrar etti ve hemen kendi doktoruma gittim ve o gün ‘Meneire’ (İçkulak basıncı) teşhisi kondu. Bunun için tıpta yapılabilecek bir şey olmadığını söylediler ve bir sakinleştirici bir de mide bulantısını hafifletici ilaçlar verdiler. Artık bununla yaşamayı öğrenmem gerektiğini anladım.
HAYATIM KABUSA DÖNMÜŞTÜ
Yolda, tatilde, lokantada, arkadaş toplantısında, evimde misafir ağırlarken zaman zaman bu ataklara yakalanıyordum. Kâbusum başlamıştı. 9 haftada 14 kilo kaybetmiştim. Atak geleceği zaman yarım saat bir saat evvel sanki kafam büyüyor ve kulağımda tıkanıklık başlıyordu. Gözlerimi odaklayamıyordum. O esnada dışarıda isem hemen eve dönüyor evde isem hemen leğenimi yanıma alıp başımı mümkün olduğu kadar oynatmayacak bir şekilde tutuyordum. 4 ila 6 saat arası süren atak durumun sonuna doğru ancak ilaç içebiliyordum. Sonra derin bir uyku neticesinde gayet sağlıklı bir şekilde kalkıyordum. Kimseye bir söz veremiyor ve artık dışarıda çıkmak istemiyordum. Araba kullanmayı da bırakmıştım. Bu arada eşin dostun tavsiye ettiği kulak doktorlarına göründüm ama farklı bir söz duymadım. Bir arkadaşım Bakırköy’de bir doktordan bahsetti. Gitmeye karar verdim ama yalnız sokağa çıkamadığım için kardeşimin veya görümcemin tatilden dönmesini bekledim ve ardından gittim. Görümcem ile doktorun yanına gittik. Görümcem bana göre daha buğday tenli. Doktor şikayetimi sorduğunda ‘Meneire’ deyince zaten sende olur yanındaki bayanda olma olasılığı çok az dedi. Daha hiç muayene etmemişti. Doktor, ‘Bu daha çok kadınlarda, kadınlar arasında da beyaz tenli açık renk gözlü insanlarda görülüyor. Sen alerjik bir bünyeye sahipsin ve senin kulağında da egzama var. Meneire’yi vücutta tetikleyen bir sebep olması lazım. Onun için önce kan tahlili istiyorum’ dedi daha hiç muayene etmeden. Bir hafta sonra kan tahlilimi götürdüğümde muayene odasında bir bey daha vardı. O da kan tahlili neticesi getirmişti. İkimizinkine de baktı ve ikimize de dönüp; ‘Bakın bu beyin kardeşi de Meneire ama onun sorunu kanında. Onun için önce terapi olacak’ dedi. Doktor bana dönerek, ‘Senin tahlillerin iyi sen alerjik gıdalardan uzak olacaksın’ dedi ve İngiltere’den getirilen bir ilaç tavsiye etti ve yine tipik baş dönmesi ilaçları verdi. Onları zaten alıyordum. Alerji konusu ve vücutta bunu tetikleyen bir şey olduğu noktası iyice aklıma takılmıştı. Bu ilaçlarla 2008 Temmuz ve Ağustos ayını rahat geçirdim. Ama Ekim’den itibaren yine ataklar başlamıştı ve çok kötü idim. 2009 senesi ilkbaharında komşum bir doktor adı verdi ve muhakkak gitmemi istedi o doktora da gittim ve kulağımın içine bir tüp takıp haftada 3 kez kortizon enjekte etti. Şu anda tüm dünyada uygulanan yöntemin bu olduğunu söyledi ve bu terapiyi yaptırdım. 5 ay kadar çok rahat ettim ama yine de evden çıkamıyordum. Bu arada yiyecek alerji testi yaptırdım, gluten, maya, incir ve bir çeşit mantar gibi 6 farklı yiyeceğe alerjim çıktı. Bu testin neticesini kulağıma kortizon terapisi uygulayan doktora, Bakırköy’deki doktora ve Çapa Hastanesi İmmunoloji Bölümüne de gösterdim. Bana hepsi bu konunun Meneire ile ilişkisinin tıp literatüründe olmadığıydı. Yine bir netice elde edememiştim. Bu arada oğlum evlenmeye karar vermişti ve biz büyük bir sevinç içindeydik. Ama gel gelelim 2009 Kasım ayında İzmir’de yapılacak nişan töreni için nasıl giderim, ya birşey olursa diye panik yapıyordum. Zaten dışarı çıkamadığım için panik atak geçiriyordum onun için ilaç kullanmaya başladım. Bu günleri de zaman zaman ataklarla geçirdim. Artık çok sık oluyordum. 2011 senesi oldu ve artık oğlum Temmuz ayında evlenecekti. Onlara hiç bir yardımım olmuyordu. Sonunda korktuğum oldu ve düğün sabahı ben yine atakla kalktım. Evdeki herkes çok üzgündü. Onlara üzülmesinler diye ‘Merak etmeyin akşama kadar bu atak zaten bitecek ve düğünde bu risk olmayacak çünkü en erken 48 saat sonra tekrar ediyordu ve aynen öyle oldu ama benim ataklarım devam ediyordu. Öyle bir hale geldim ki bu iş nasıl biterse bitsin demeye başladım.
ECZACI ARKADAŞIM ‘BİOREZONANS’I ISRARLA TAVSİYE ETTİ
2011 yazının sonuna gelmiştik. Kadıköy Plajyolunda eczanesi olan bir arkadaşım bana iki yan apartmandaki Biorezonans merkezine gitmemi söyledi. Eczaneye gelen kişilerin Biorezonans terapisi yapan doktor hanımın terapileri ile iyileştiklerini söylediklerini aktardı. 2 randevu Aldım ancak atak geçirdiğim için gidemedim. Daha sonra yine eczacı arkadaşıma uğradım ve bana muhakkak gitmemi söyledi. Biraz yürümeye başladım ve başımı kaldırdığımda bahsettiği Biorezonans merkezinin tabelasını gördüm. Bir an tereddütten sonra kapısını çaldım. Bu zil meğer benim bu illetten kurtuluşumun ilk adımıymış. Doktor hanım daha ben anlatmaya yeni başlamışken benim yaşadıklarımı ve hastalığımı gayet güzel şekilde bana açıkladı. Nedenlerini ve nasıl bir terapi göreceğimi anlattı. Yani biorezonansın ne olduğunu anlattı. Ben burada da detaya girmeyeceğim çünkü hem doktor ismini hem de Dr Sevil Biorezonans diye yazınca her türlü bilgi internette bulunabiliyor. İnsanların retinaları, parmak izleri ve tükürük frekansları asla benzemezmiş. Önce detaylı bir kan tahlilinden sonra bana inek sütü, maya, somon balığı, bir çeşit mantar ve kabak çekirdeğinin dokunduğunu söyledi. Kabak çekirdeğinden ben zaten şüpheleniyordum ve terapim başladı. Haftada bir gün istedim (bu kişiye bağlı) ve her seansta bir pamuğa tükürüğümden bir miktar alarak bir cihaza konuluyor ve elime cihaza balı bazı metal çubuklar vererek terapim yapılıyordu. Bu terapi şekli farklı uygulamalarla devam ediyordu. Uygulamada değişmeyen şey tükürük örneği idi. ilk iki hafta ağır bir iki atak geçirebiliriniz dedi ve gerçekten geçirdim. İkinci seanstan sonra yukarıda saydığım tüm dokunan gıdaları kestim. Tam 17 seans devam ettim. 12’nci seanstan itibaren somon hariç her türlü gıdayı yemeye başladım. Tam bir yıl oldu hiç bir şikayetim kalmadı. Herşeyi yiyorum, araba kullanıyorum, her yere seyahat edebiliyorum (Ki her doktor bir süre uçağa binmememi söylemişlerdi), tekrar sağlığıma kavuştum. Meneire hastalığının terapisinin kulak doktorlarında olmadığını anladım. Dilerim doktorlar da literatürü bir kez daha inceleyip en azından hastalarının gözlemlerini ve onlara anlattıkları yaşadıklarını daha ciddiye alıp bir an ‘Acaba gerçekten olabilir mi’ diye düşünürler.
DOSTLARIMA TAVSİYE EDİYORUM
Değerli doktor ve insan gibi insan Doktor Sevil kılıç’a şükranlarımı sunuyorum. Hastalığım süresince yanımda olan, bana destek veren, anlayış gösteren eşime, oğluma ve gelinim Ceren’e, eczacı arkadaşıma ve tüm dostlarıma teşekkür ediyorum. Bu arada oğlumun bir arkadaşının kayınpederi de aynı hastalıktan işine dahi gidemiyorken Dr. Sevil Kılıç’la tanışmasına vasıta olduk. Bu kişi iş nedeni ile ve İstanbul dışında yaşadığından bu terapiyi 3 güne sığdırarak sağlığına kavuşmuş oldu (Bu yazıyı yazarken tekrar aradım ve 6 aydır hiçbir atak geçirmediğini ve işinin başında olduğunu sevinerek öğrendim). Keza eşimin bir akrabasının vücudundaki egzamadan Dr Sevil Kılıç’ın Biorezonans terapisi sayesinde kurtulduğunu biliyorum. Şimdi yaklaşık 10 yıldır vücudundaki kaşıntı ile oluşan yaralarla yaşamını sürdüren bir akrabamız daha terapi oluyor. Gitmediği doktor kalmamıştı. Benim ısrarım ile gidiyor. Neticesini alır almaz bu satırlarıma onu da ilave edeceğim. Biorezonans alternatif tıp değil. Yurtdışında sigorta şirketleri bu terapiyi kabul ediyormuş. Biorezonans ile terapi olunan bir çok hastalık olduğunu öğrendim. Çevremde benim bu durumumu yakından bilen bir kaç arkadaşım ısrarla Sayın Cumhurbaşkanı’nda hastalığının bu olduğunu söyleyip en azından bir yakınına ulaşmamı söyledi. Ben de böyle düşündüm ama nasıl karşılanır bilemedim. Herkese sağlıklı bir yaşam diliyorum.
"Yasal Uyarı : Dr. Meltem KARACA resmi web sitesidir. Tüm hakları saklıdır. İzinsiz içeriklerin kopyalanması veya alıntı yapılması yasaktır.
21.06.1976 Aydın Söke’de doğdu.1999 yılında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. 2015 A.Ö.F Sağlık Kurumları İşletmeciliği okudu.
FSM Bulvarı Fethiye Mah. Bulvar İş Mrk.
No:199 K:2 D:13 Nilüfer / BURSA
Tel : 0224 242 82 22 - Gsm : 0535 823 04 22
Tüm Hakları Saklıdır.
Copyright © 2024 Dr. Meltem KARACA
Sitemap | Tasarım : interbim.com